Zamanda Kaybolmak


Zaman beni mahkûm etti sen olmaya
Bakışlarım
Bazen akrep, bazen yelkovan oldu
Duvarda kopan vaveylalara inat
Bu akşamda sen diye ruhumu saydı…

Kırmızı güller derdim Tahir ehramından
Gülleri sererek
Zühre’yi Pervin’e dost fezadan indirdim
Mecnunca oduna yandığım sahra kumlarından
Çağırdım rüyama
Leyla’yı peşim sıra kızıl kumlarda gezdirdim

Dağlar avucumda un olmanın şaşkınlığını yaşarken
Şirin’i beyaz duvağında görmeye geldim
Her hıçkırık bir kazma sesiydi
Dizelerimi değil de ben ruhumu çarmıha gerdim…

Bazen kırıldım küstüm dünyaya
Garip oldum, yüz döndüm Acem’e
Putları kıskandıracak güzel Sanem’e
Yol verdim
Çöller diyarı Şam’da gezdirdim

Hasreti kına yaptım yaktım başıma
Eyüp oldum, sabrımı cihana öğrettim
Aşk kuyularından çıkan ak sularda
Arındırdım kendimi,
Hasreti ben aşk terennümüyle sevdim

İbrahim’e yoldaş olan ateşin
Yaktığı tek yürek ben oldum
Zemzem olup İsmail’in gönlünde kanarken
Çalınan bıçak sen,
Ben ise İsmail’in yerine kurban oldum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder